James Joyce, Vladimir Nabokov, V. S. Naipaul ve Mircevat Ahıskalı’nın seçilmiş romanlarında sürgün – Zamire İzzetgil (DOKTORA TEZİ)
Ön Söz
Sürgün konusu, edebiyat ve edebiyat araştırmalarında çok sayıda kurgu biçiminde tasvir edilmekte olup, çeşitli kültürel, etnik, tarihi ve dilsel arka planlardan gelen yazarların eserlerinde önemli yere sahiptir. Sürgün, sürgün edebiyatını besleyen temalardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sürgün edebiyatı, yazarlara vatanlarını ve yurtlarını hem dışarıdan hem de içeriden görme ve inceleme fırsatı sunmakta ve vatandan uzakta yaşamaya ve yazmaya dair çok çeşitli ve geniş bir görüş yelpazesi sağlamaktadır.
Bu doktora tezinin amacı, James Joyce’un Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi, Vladimir Nabokov’un Pnin, V. S. Naipaul’un Yarım Hayat ve Büyülü Tohumlar, Mircevat Ahıskalı’nın Gurbetten İniltiler Karış Karış Fergana adlı eserlerinde sürgün deneyim sonuçlarını ve kendini gerçekleştirme süreci üzerindeki etkilerini Edward Said’in sürgün, yurt ve yerinden edilme kavramları, Abraham Maslow’un aidiyetçi yaklaşımı ve P. J. Burke ve J.E. Stets’in kimlik kuramı ışığında analiz etmektir. Bu beş roman, dönemin sosyal, ekonomik, dini ve siyasi iklimlerinin etkisiyle kaleme alınan sürgün edebiyatının önemli örnekleridir. Joyce, Nabokov, Naipaul ve Ahıskalı’nın kurgusal karakterleri, sürgüne verdikleri tepkiler ve bununla başa çıkma yollarını yansıtır.
Joyce, Stephen Dedalus karakteri örneğinde, sürgünü ve yerinden edilmeyi deneyimleme seçiminin yalnızca olumsuz veya felaketle gerçekleştirilebilecek tek boyutlu bir kavram olmadığını göstermektedir. Bunun aksine tatmin edici, avantajlı ve olumlu sonuçlara kapı açılabileceğini anlatmaktadır. Nabokov’un Pnin adlı eserinde, anavatanlarından uzakta olmanın acısına rağmen, Profesör Timofey gibi Rus aydınları için, istek dışı sürgün seçiminin doğru karar olduğunu anlatmaktadır. Naipaul, kahramanı Willie aracılığıyla, sürgün konularını farklı açılardan incelemekte, evsizlik ve köksüzlük koşullarını çok daha geniş bir perspektiften analiz etmeye çalışmaktadır. Ahıskalı’nın örneğinde ise, Cömert Şakir’in doğduğu yerden Azerbaycan’a sürgün edilmesi, ona bazı konularda farklı açılardan yeniden düşünmeyi sağladığını göstermektedir. Ahıska’ya geri dönme mücadelesinin tamamen farklı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğinin farkına varır. Çalışma ayrıca sürgün durumunda karakterlerin belirgin kimliklerinin öne çıktığını ve bu da kendini gerçekleştirme sürecinin yolunu açtığını ortaya koymaktadır.
Zamire İZZETGİL
Dosyayı indirmek için tıklayın